E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaKulisBorsanın hocası, kalemin efendisi: Uğur Batı---

Borsanın hocası, kalemin efendisi: Uğur Batı

Borsanın hocası, kalemin efendisi: Uğur Batı
30 Haziran 2015 - 08:43 borsagundem.com

Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Müdürü Uğur Batı, yazar ve akademisyen yüzünü Borsa Gündem’e açtı, yeni projelerini paylaştı….

SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM / ÖZEL HABER

Pazarlama dünyasının en kapsamlı, en çarpıcı ve yazarın en iddialı kitaplarından biri olan, ‘kapalı kutu’ ideal markalaşmanın anahtarını okurlara sunan ‘Stratejik Marka Yönetimi’nin alt başlığında şu ifade yer alıyor: Vazgeçme Çağında Yüksek Sadakat Markaları Yaratmak…
İnsanı fikren ve zihnen meşgul eden bu 6 kelimenin sırrı 83 bölümde yanıt buluyor. Ama benim yanıtım Uğur Batı oluyor. Çünkü yazmaktan asla vazgeçmiyor. Çünkü tartışma yaratmaktan asla çekinmiyor. Çünkü gizemli ve çetin bir rekabet aleminde kendi markasını yaratırken, her gece doğan yeni onlarca sayfa, yazım dünyasındaki sadakatsizlere sadakat dersi veriyor. 
 
Borsagundem.com’a konuk oldu

Uğur Batı ile Borsa İstanbul’dan tanışıyoruz. Biz borsa muhabiri o da Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Müdürü olunca haliyle yollarımız çakışıyor. Her gong töreninde ya da bir etkinlikte görüşmemize karşın konuşmamız fazla olmuyor. Haklı olarak yoğun bir iş temposunda koşturuyor. Ama şimdi tüm zamanların acısını çıkarıyoruz. Uğur Batı, Borsa Gündem’e konuk oluyor.

Son yılların vazgeçilmez özgeçmişi CV’sine göz atan herkese “Vay be” dedirten Batı, her zamanki gülen yüzüyle, her zaman insana birşeyler katan bilgi birikimiyle, tecrübesiyle, ikna yüklü konuşma temposuyla anlatıyor. Borsayı bilen, analiz eden, Borsa İstanbul’un tarihi yolcuğunda kaptan köprüsünde görev alan, iletişim ve reklam dahisi, donanımlı, akademisyen ve en önemlisi çok okunan kitapların yazarı olan Uğur Batı ile özel dünyasını masaya yatırıyoruz…

Uğur Batı, kült marka İMKB’yi unutturan, baktıkça insanda bağımlılık yaratan yeni logosuyla “Artık marka benim” diye haykıran Borsa İstanbul’un bu adımlarında önemli aktörlerinden biri. Akıllara artık sadece Borsa İstanbul geliyorsa, bunda onun da payı büyük. Genç yaşına Boğaziçi,  Marmara, Yeditepe Üniversitelerinde öğrenci ve öğretim üyeliği sığdırmayı başarmış. Binlerce insan bunlardan birinden bir diploma almak için çabalarken o bu duraklarda eğitim hayatına master’lar katmış, Doçent unvanı almış.

Batı reklamı değil, reklamcılığı seviyor. Sektörle üniversite yıllarından tanışıyor. Stajyerlik onun için belki de ‘pişme’ noktası çünkü kocaman ve acımasız bir dünyayı çözüyor. Kapalı kapıları aralıyor. Telsim markasında onun izi var. Tercümeler, metinler, projeler, stratejiler derken ulusal ve uluslararası çok önemli reklam ajanslarının şapka çıkartan ürünlerinde teri var.  Yetti mi? Hayır! Neden mi? Çünkü, Türkiye’de ve yurt dışında sektörün önde gelen dergilerinde araştırma yazıları ve makaleleri yayınlanırken, TV programlarına metinler yetiştirirken bir de son beş yılda 4 kitabını okurla buluşturuyor.  
 

 
10 bin 220 saattir yazıyor

“Uğur Bey bunca işi ne zaman yapıyor?” diye düşünüyorsanız ki düşünmekte haklısınız, hemen söyleyeyim, onun sırrı, ‘uykusuz her gece’. Bu soğuk bahçede değil sıcak bir evde ama her gün, her gece…  Oturup yazmak nasıl bir sabır arkadaş? Taş olsan çatlarsın! Sıkı durun, Batı’nın bilgisayarla kanka olduğu süre son 8 yılda 10 bin 220 saat. Başka bir hesapla yazarımız hiç aralıksız 426 gündür klavyenin tuşları üzerinde dolaşıyor. Beyin dile geliyor, parmaklar iniyor, kalkıyor…
Zaten, sektörde en çok satan 10 kitap arasında biri ikinci sırada yer alan 3 kitaba sahip olması yorgunluk bilmeyen, engel tanımayan bu inancın, azmin, bilginin, düşüncenin başarısı.
Batı’nın çalışma iştahı bu kadarla sınırlı değil tabi; çeşitli kurum ve kuruluşlara marka danışmanlığı yapan, aynı zamanda Avrupa Birliği ve Dünya Bankası projelerinde de Medya Sorumlusu olarak görev alan Uğur Batı, bomba gibi iki yeni kitapla geliyor. Zaman yaklaşıyor…

“Reklamın Dili”, “Stratejik Marka Yönetimi”, “Enneagram”, “Dijital Oyunlar”  bilinen eserleri. İçlerinde “Stratejik Marka Yönetimi” özellikle sektör profesyonellerinin, reklamcıların, satış ve pazarlamacıların, marka yöneticilerinin, üniversitelilerin elinden düşmeyeni. Bilinmeyenlere gelince, ipucu vereyim, konuları bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor. Bir de elinize alıp okuduğunuzu düşünsenize…
 
Çok ses getirecek iki kitabı yolda

İşte ilk bomba… Türk seçmenin oy verme davranışlarını ve profilini inceleyen eser Neroteknoloji kullanımlarıyla yazılmış. Taslak tamam. Uğur Batı, “ İnşallah bu yıl içerisinde çıkacak” diye konuşuyor. Diğeri ise onun ifadesiyle ‘kurgu’. Fantastik hayranlarına müjde! “İslami fantasia” diye fısıldıyor. “Çok ilginç bir kitap olacak”. Batı böyle söylüyor.
Ya Uğur Batı için söylenenler…

“Türkiye'nin marka yaratma mücadelesi ve serüveni açısından, bu topraklardan bir 'küresel marka' yaratma çabamız açısından, Uğur Batı'nın eserindeki kodlar, detaylar ve kavramlar son derece çarpıcı. 'Marka Yönetimi'ne merak sarmış, 'Katma Değer Yaratmak' adına mücadele veren herkese birebir tavsiye edebileceğim bir eser.”

Türkiye’nin marka yaratma savaşına gece - gündüz destek veren Uğur Batı’nın ‘başucu’ eseri için görüş belirten isim, ekonomi dünyasının önemli şahsiyetlerinden Prof. Dr. Kerem Alkin. Üstelik Alkin o gruptan sadece biri…

Buraya not düşecek o kadar çok şey var ki, artık kendime ‘dur’ diyorum. Sözü, sohbetimize, yeni yolculuklara, yeni projelere bırakıyorum.
İşte durmadan düşünen, durmaksızın üreten Uğur Batı.. İşte Borsa İstanbul’un Kurumsal İletişim Müdürü ‘akademisyen-yazar’ Uğur Batı… İşte her sorunun yanıtı… 
 

 
ÜÇ KİTABIM SEKTÖRÜN EN ÇOK SATAN 10 KİTABI ARASINDA

-Reklamcılık, akademisyenlik, yazarlık… Bu süreci anlatır mısınız?


Uğur Batı: Reklamcılık mesleğiyle tanışmam 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi ikinci sınıfta okurken bir arkadaşımın iş görüşmesine giderken beni de yanında götürmesiyle oldu. Yalnız o görüşmede arkadaşım işi kabul etmedi, ben kabul ettim ve reklam yazarlığı hayatım böylece başladı. Stajyerliği junior metin yazarlığı süreci izledi. Ardından birkaç ajans değiştirip 2000 yılına kadar bu işe devam ettim. 2000 yılından sonra o zamanın Telsim’inde marka uzmanı olarak 2 yıl kadar çalıştım. Bu arada Yeditepe Üniversitesi’nden, “Öğretim görevlisi olur musunuz?” diye teklif geldi. Tabi ki kabul ettim ve part-time olarak göreve başladım. Ama aynı zamanda Marmara Üniversitesi Reklamcılık’ta da ‘Yüksek Lisansı’mı tamamladım.  Şu ana kadar da üç master derecem var. 2005 yılında Marmara Üniversitesi’nde ‘Doktora’mı tamamlayıp Yardımcı Doçent oldum. Askerlik kapıyı çaldı, gidip, geldim. Ama geldiğimde öğretim üyeliğine dönmedim, önemli bir reklam ajansında yaratıcı yönetmen olarak 3 yıl görev yaptım. 2009’da tekrar Yeditepe Üniversitesi’ne geri döndüm, 2011 yılında da ‘Doçent’ liğimi aldım.
İlk kitabım, 2010 yılında Alfa Yayınları’ndan çıkan “Reklamın dili” dir. Reklamın Dili’yle eş zamanlı olarak birçok akademik metin yanında, dergilerde yazmaya başladım. Hali hazırda dergilerde yazmaya devam ediyorum.  2011 yılında ikinci kitabım biraz daha akademik içerikli olan “Dijital Oyunlar” yayınlandı. Üçüncü eserim “Markething ve Farkething” ise deneyimsel pazarlama üzerine yazdığım bir kitaptı. Devamında da kişilik psikolojisi üstüne yazdığım “Enneagram” geldi.
Ve şimdi de bu yıl içerisinde  “Marka Yönetimi” kitabım çıktı.  İlk baskısı toplu satışlarla şu anda bitti. Ama raflara daha yeni girdi diyebilirim.  Şöyle söyleyeyim, bu yazdığım kitaplardan üç tanesi sektörün en çok satan 10 kitabı arasında. Hatta Reklamın Dili ikinci sırada…

-Bu okunurluluk nasıl bir duygu?

Uğur Batı: Bakın, bir yazar için kitap ciddi bir çabanın ürünüdür; yüzlerce kitap okuyorsun, düşünüyorsun, yazıyorsun ve kurguluyorsun. Seni en çok tatmin eden nokta da bu emeğin birileri tarafından okunuyor olması.
 

 
TÜRK SEÇMENİN OY VERME DAVRANIŞLARINI İNCELEDİK
 
-Önümüzdeki dönem için yeni kitap çalışması var mı?


Uğur Batı: Evet, şu anda da yeni çalıştığım kitaplar var. Dünyada ilk defa yayınlanacak Neropolitik “Ben Bilmem Beynim Bilir” adlı bir kitap ki yazma tarafını bitirdim, yayınevleriyle görüşmelerini yapıyoruz. Bir arkadaşımla beraber yazıyoruz bu kitabı. Ama kitabın şöyle bir özelliği var; seçmen oy ve davranışlarını inceliyoruz. Şu anda piyasada çok revaçta olan ve dünyada da hızla ilerleyen bir trend bu. Biz de Türk seçmenin oy verme davranışlarını ve profilini irdeliyoruz. Sürü davranışına karşı Türk seçmeninin tutumu; Partizanlığa karşı Türk seçmeninin tutumu; Otoriteye karşı Türk seçmeninin tutumu; Türk seçmeninin temel oy verme davranışları gibii… Neroteknoloji kullanımlarıyla yazdığımız bir kitap. Taslak olarak tamam, inşallah bu yıl içerisinde çıkacak, öyle planlıyoruz.
Bunların haricinde bir tane de ‘kurgu kitabım’ var ki o da bitti. Bu kitabım tamamen fantastik. Aslında ‘İslami fantasia’ da diyebilirim. Çok ilginç bir kitap olacak…
 
-Kitap yazmaya nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Uğur Batı: Ben 2008 yılından bu yana düzenli olarak her gün, akşam saat 23.00 ile gece saat 03.00 arası istisnasız yazıyorum. Yazmamam için çok istisnai durumlar olması lazım. Hastalık vs. gibi.
 
-Özellikle akademik kitaplarınız üniversitelerde ders olarak okutuluyor mu?

-Kaç tane diye bakmadım ama, geçen sene 20’nin üstünde üniversitede okutulduğunu biliyorum.
 
-Okuyucular kitabınızı dijital ortamda okuma fırsatı bulacaklar mı?

Uğur Batı: Zaten kitapların e-kitap hali yapıldı. Bu tamamen ticari bir bakış açısı aslında.  Potansiyel okuyucu tükendikten sonra dijitale yöneliniliyor.
 

 
-Okuyucular kitabınıza nasıl ulaşabilecekler?

Uğur Batı: Marka yönetimi, Alfa yayınlarından çıktı ve bütün kitapçılardan temin edebilirler. İnternet üzerinden satışlarda yüzde 30 indirim var.
 
-Kitaplarınız en çok kimler tarafından tercih ediliyor?

Uğur Batı: Marka yönetimi önemli bir alan. Türkiye’nin gelişmesindeki ve büyümesindeki en önemli faktörlerden bir tanesi de markalar. Türkiye’nin bu yönde çok ciddi potansiyelleri var. Dolayısıyla marka yönetimi sektör profesyonelleri tarafından mutlaka üzerine düşünülmesi, konuşulması gereken, bilimsel ve sektörel uygulamalarının birbiriyle iç içe çok efektif olarak sürdürülmesi gereken bir alan. Hatta çok ciddi bilimsel çaba harcanması gereken bir alan. Bu ve bunun gibi kitaplar da şunu sağlıyor; rahat bir üslup, hem akademik hem sektörel içerik, bol örnek, akıcı bir dil oluşumu ve güzel bir kitap tasarımı… İşte bu kitapta bunların hepsinin toplamı var. Onların haricinde kimlere hitap eder derseniz, tabi ki sektör profesyonellerine, reklamcılara, satışçılara, pazarlamacılara, marka yöneticilerine, alanla ilgilenen veya ilgilenmeyen öğrencilere tavsiye edebilirim. Kendi kategorisinde, iş kitapları alanında ilginç bir kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 
 
MARKA DANIŞMANLIĞINDAN KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRLÜĞÜNE
 
-Bu arada Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Müdürü olarak görev yapıyorsunuz…


Uğur Batı: Ben Borsa İstanbul’a geçmeden önce marka danışmanlığı yapıyordum. Hatta Borsa İstanbul’a marka danışmanı olarak başladım. Daha sonra Kurumsal İletişim Müdürü oldum.
 
-Borsa İstanbul bir marka oldu mu?

Uğur Batı:  “Borsa İstanbul marka oldu mu?” derken, zaten İMKB’de bir markaydı. Hem de Türkiye’nin kült markalarından. Bu dünyada çok az bulunan bir nimet.  Rekabetin yok ve tek başınasın…
Borsa İstanbul, rakibi olan, ciddi olarak diğer yatırım enstrümanlarıyla birlikte birincil ve ikincil pazarda rekabeti olan bir marka. “Borsa İstanbul marka oldu mu?” sorusuna gelince… Evet,  marka bilinirliği yaptığımız araştırmalarda Borsa İstanbul çok yüksek seviyelere çıktı.  İMKB gibi 27 yıllık kült bir markanın üzerine teşkil edilen, unutulması çok kolay bir marka üzerine teşkil edilmeyen bir markadan bahsediyoruz. Bakın şu anda etrafta İMKB diyen çok az sayıda insan görüyoruz. Artık Borsa İstanbul, Borsa İstanbul oldu. Logo bilinirliği keza aynı şekilde… Logo çalışmaları aslında bilinçli bir çabaydı. Önümüze birçok alternatif geldiğinde, “Renk olarak Türkiye’yi çağrıştırsın” dedik ve dünyada Türkiye’ye ait olan turkuaz rengini seçtik. Çünkü özellikle İstanbul’u sembolize etsin istedik. Sonuçta Borsa İstanbul ve lale, İstanbul’u en iyi sembolize eden logolardan biri. Aynı zamanda lalenin etrafında glob var. O da globalleşme anlamına geliyor. Baktığınızda Boğaz’ın iki yakasını da vurgulamaya çalıştık; bir martı kanadı var ki sematik olarak çok gelişmiş bir logo. Tabi bunların hepsini yaparken de çok anlamlı bir bütün ortaya çıkması için çaba gösterdik.
Dolayısıyla Borsa İstanbul’un daha da değerli bir marka olabilmesi için çalışmalarımız durmaksızın sürecek.
 

 
A’DAN Z’YE UĞUR BATI – YAZAR BİLGİSİ

1975 yılında İstanbul'da doğdu. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladı.  Marmara Üniversitesi SBE'nden Reklamcılık ve Tanıtım Bölümünde yüksek lisans derecesi aldı. Doktorasını da Marmara Üniversitesi SBE'nde İletişim Bilimleri Anabilim Dalı’nda tamamlayan Uğur Batı’nın Yeditepe Üniversitesi SBE'nden Pazarlama Yönetimi ve Genel İşletme bölümlerinde farklı yüksek lisans dereceleri de bulunmakta.
Lousiana State Üniversitesi’nde Pazarlama Programı’nı da tamamlayan Batı, dBO’da reklam yazarı olarak başladığı profesyonel kariyerinde, Fora, Konsept, CP gibi farklı reklam ajanslarında reklam yazarlığı ve stratejist olarak görev yaptıktan sonra, Persona Edu&Training bünyesinde eğitim danışmanlığı ve eğitim pazarlaması faaliyetlerini sürdürdü. İstanbul Tarih Vakfı’nda çeşitli kurumsal projelerde görev alan Batı, bu sürecin ardından Rumeli Telekom bünyesinde Webbee içerik ve pazarlama, Telsim'de marka yönetimi ve Unitel'de satış yönetimi bölümlerinde görev yaptı. Devamında ES Eğitim Danışmanlık bünyesinde Microsoft, İş-Tim Aria ve Oracle projelerinde tercüme ve lokalizasyonlar yaptı. Bu markalar için metinler yazdı. Daha sonra Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Batı, bir yandan üniversitede Kurumsal İletişim Bölümü’ne bağlı olarak reklamlar yazdı, 2005 yılında da aynı üniversitenin Reklamcılık Tasarımı ve İletişimi Bölümü’ne Yardımcı Doçent olarak atandı.
2006’nın sonundan itibaren 3,5 yıl Gode İstanbul reklam ajansının Yaratıcı Yönetmeni olarak görev yapan Uğur Batı, 2010 yılında tekrar Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık Tasarımı ve İletişimi Bölümü’nde görev yapmaya başladı.  Profesyonel kariyerinde pek çok ulusal ve uluslararası marka için reklamlar yazan ve stratejiler geliştiren, mesleki ödüller alan Batı, farklı üniversitelerde dersler verdi, mesleki eğitimler gerçekleştirdi.  Uğur Batı, 2012 yılında Doçent unvanı da almış olup, pek çok marka danışmanlığı da gerçekleştirdi.
Radikal 2, Gennaration, Pazarlama İletişimi, The Brand Age, Grafik Tasarım, Harvard Business Review, Pİ, Sivil Toplum, Adam Sanat ve Adam Öykü gibi mecmualarda periyodik olarak yazıları da yayımlanan Batı'nın ulusal ve uluslararası çeşitli hakemli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi de bulunmaktadır. Birçok Avrupa Birliği projesi ve Dünya Bankası projesinde de Medya Sorumlusu olarak yer alan Batı’nın ayrıca, farklı TV programlarına yazdığı metinler de vardır. Uğur Batı’nın bunun yanında, Reklamın Dili, Stratejik Marka Yönetimi: Vazgeçme Çağında Yüksek Sadakat Markaları Yaratmak, Enneagram İle Kişilik Analizi: Kendine İyi Bak ve Dijital Oyunlar: Kendi Dünyanda Yaşa, Bizimkinde Oyna, Stratejik Marka Yönetimi: Vazgeçme Çağında Yüksek Sadakat Markaları Yaratmak adlı kitapları kitabı bulunmaktadır. Hâlihazırda İMKB ile başlayan süreçte Borsa İstanbul Kurumsal İletişim Direktörlüğü yapan Uğur Batı, Reklam Yaratıcıları Derneği Başkan Yardımcılığını da yürütüyor.
 

 
STRATEJİK MARKA YÖNETİMİ İÇİN NE DEDİLER?

Prof.Dr. Kerem Alkin:

Türkiye'nin marka yaratma mücadelesi ve serüveni açısından, bu topraklardan bir 'küresel marka' yaratma çabamız açısından, Uğur Batı'nın eserindeki kodlar, detaylar ve kavramlar son derece çarpıcı. 'Marka Yönetimi'ne merak sarmış, 'Katma Değer Yaratmak' adına mücadele veren herkese birebir tavsiye edebileceğim bir eser.

Cüneyt Başaran / BloombergHT:
"Meğer bizim ağzımızdan bir çırpıda çıkan o markalar, o sloganlar için ne emek harcanıyormuş, ne kafa patlatılıyormuş. Şiddetle okunmasını salık veriyorum."
 
Erdal Karamercan / Eczacıbaşı:
“Peki, kendimiz de dâhil olmak üzere herkesin sadakatsiz olduğu böyle bir ortamda, markalarımızı nasıl yöneteceğiz? Uğur Batı’nın yeni nesil pazarlama stratejilerini, marka yönetiminin tüm inceliklerini, akıcı bir üslup ve dikkat çekici örneklerle anlattığı bu kitabı, marka yöneticileri için değerli bir başvuru kaynağı olmaya aday.”

Harvard Business Review Türkiye:
“Her an vazgeçebilen müşterilerin sadakatini nasıl kazanabilirim? Teknolojinin meta haline geldiği bir ortamda marka yaklaşımım ne olacak? Rakiplerim ne yapıyor, nasıl yapıyor? Bunlar ve daha birçok soru günümüz marka ve pazarlama yöneticilerini gece uykusuz bırakıyor şüphesiz. "Yüksek Sadakat: Vazgeçme Çağında Marka Yönetimi" adlı eseri sayesinde akıllarındaki her soruya cevap bulup deliksiz bir uyku çekebilirler.”

 Bloomberg  Businessweek Türkiye:
"Yüksek Sadakat: Vazgeçme Çağında Marka Yönetimi" adlı eseriyle Uğur Batı, marka dünyasını zamanın ruhuyla harmanlıyor. her marka yöneticisinin ve üst düzey yöneticinin mutlaka okumasını tavsiye ediyorum.

Wall Street Journal Türkiye:
“Zamanın ruhunun nasıl yakalanacağını anlatan başucu kitabı…”

Cüneyt Toros / WSJ Türkiye:
“Uğur Batı, her gün onlarcasının türediği ve birçoğunun yerçekimsiz bir ortamda sessiz ve sedasız kaybolduğu bir dönemde markaları ayakta tutmanın formülünü anlatıyor. Markayı yaşatan en önemli unsurun 'sadakat' olduğu vurgusunu kalın harflerle çizen Batı, zamanın ruhunu yakalamayan girişimlerin yüz yüze kalacağı acı sonuçları da tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.”

Hamdi Topçu / THY (Eski): 
“Uğur Batı,  değişen tüketici bilinci ve tüketici davranışlarıyla birlikte giderek daha da çetinleşen sadakat oluşturma ve bu sadakati sürekli kılabilme yolculuğunda kullanılmak üzere sorunun kendisiyle birlikte çözümlerine değinen, zengin örnekler ve tavsiyelerle dopdolu bir çalışma gerçekleştirmiş. Kitap aynı zamanda, alışılmış reklamcılığın rehavetine kapılıp, duyuların ve duyguların tüketici tercihleri üzerindeki etkilerini görmezden gelen markaları bekleyen gelecekle ilgili bir uyarı niteliği taşıyor.”
 

 
HEPİNİZ SADAKATSİZSİNİZ!
 “Vazgeçme Çağında Yüksek Sadakat markaları Yaratmak”
Hepiniz sadakatsizsiniz!
“Bedenimin zayıflığı ile ruhumun inceliği arasında üzerime yüklenen ağır bir yük gibi... Zamanın ruhu; benden güçlü, benden yaşlı, benden tecrübeli... Benim ruhum; yaşlandıkça korkan, korktukça içine kapanan, kapandıkça zayıflayan...”
Zeitgeist, “Zamanın ruhu” diyoruz buna.
 Zamanın ruhu, bunu gösteriyor. Herkesin herkesten kolayca vazgeçtiği bir çağdan bahsediyoruz. Sadakatin zihnen tasarlanmış bir “vazgeçme” fikri olduğunun kabul edildiği bir çağ bu. Sadakatin somut göstergelerinin soyut bir bağlılık biçimi olarak görüldüğü, bazen fiziksel olarak olmasa bile zihinsel olarak herkesin ve her şeyin “harcanabilir” olduğu zamanlar bunlar. İradeye dayalı bu tekil eylemin Nietzsche’nin dediği gibi bir erdem olmadığının kabul edildiği bu zamanda ilginç yönelişler vardır. Sadakat keşke “inkâra dönüşmenin eşiğinde aşkın ikrarı” olsaydı ama sadece kişiden vazgeçmiyoruz ki. Nesnelerden kolayca vazgeçiyoruz. Prensiplerden. Sözlerden. Kurallardan. Kırmızı çizgilerden. İdeolojilerden. Doğadan. Yaşamdan. Hayallerden... ve sanırım her şeyden, bir de kolayca vazgeçiyoruz. Peki, bu durumla karşı karşıya kalan bir marka yöneticisi ne yapar ki?

Kitap bunu anlatıyor...
İşte bu nedenlerle yeni nesil pazarlama, artık her şeye başka bir pencereden bakıyor. Temelde, tüketici satın alma karar mekanizmaları üzerinden hareket ediyor. Satışın artık bir bilimsel disiplin olarak ele alınması gerektiğini ifade ediyor. Bilinçdışı kuvvetlerin dinamiğini de anlamamız gereğine dikkat çekiyor. Alışılmış reklamcılık anlayışının da sarsılması gerektiğini düşünüyor. Pazarlama zekâsına, marka aklına inanıyor. Metaforların ve dolayısıyla nöropazarlamanın gücünü biliyor. Reklamların tutum yaratma konusundaki etkisini, yaratıcılığın ikon markalar yaratma konusundaki katkısını ele alıyor. Bütünleşik pazarlama iletişiminin marka oluşumunda bir çatı olduğunu kabul ediyor, dijital pazarlamanın gücüne dikkat çekiyor. Duyuların ve duyguların tüketici tercihlerini nasıl etkilediğini söz konusu ediyor. Ve bunların hepsini yüksek sadakate bağlıyor.
Bu kitap marka yönetiminin tüm inceliklerini anlatıyor. Markaların tüketiciyle doğrudan iletişime geçtikleri satış noktaları, etkinlik pazarla­ma un­­surları, yeni teknolojik imkânlar aracılığıyla samimiyet ve şeffaflık temelli sosyal ağ­lar ve mobil pazarlama unsurlarının nasıl kullanılacağı anlatılıyor. Farklı medyaların yaratıcı, sürp­rizli, me­­­rak ettirici, cezbedici ve kışkırtıcı olabilme durumu ele alınıyor. Markaların dijital mecralarda yönetimi, sosyal medya ve marka iletişimi ilişkisi, ikon markaların özellikleri örnek durum analizleri ve stratejik açılımlarla anlatılıyor. Bunun haricinde markaların olası hataları, kötü marka yönetim unsurları ele alınıyor, marka öneticilerine uyarılar yapılıyor.  Yüksek sadakatin bir üst unsuru olan aşk markaları da bu kitapta detaylı olarak ele alınıyor.
Aşk markaları, Türkiye’den marka paradigmaları ile ele alınıyor. Türkiye markası, destinasyon olarak Türkiye, İstanbul markası ve Türkiye’nin markaları inceleniyor. Bu bölümde önemli Türk markaları ayrıntılı olarak analiz ediliyor. Son bölümde ise ideal marka yönetiminin tüm sınırları çiziliyor.
Kariyerinde reklam yazarlığı, yaratıcı yönetmenlik, marka uzmanlığı, danışmanlığı ve öğretim üyeliği gibi reklamcılığın neredeyse tüm taraflarında bulunmuş olan Uğur Batı, halihazırda Borsa İstanbul’un Kurumsal İletişim Müdürlüğünü yapıyor. Kitabında reklam yazarlarına, tasarımcılara, reklam yaratıcılarına, marka uzmanlarına ve diğer tüm pazarlama profesyonellerinin yanı sıra iletişim öğrencilerine de sesleniyor.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)